İstanbul Medipol Üniversitesi Basın-Yayın Ofisi Yöneticilerinden Mustafa Çitacı tarafından yürütülen ve Toplumsal Katkı Komisyonu tarafından desteklenen “Dezenformasyona Dur De!” başlıklı proje başarıyla tamamlandı. İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başak Gezmen’in akademik danışmanlığında tamamlanan proje kapsamında dezenformasyonun sağlık, ekonomi, hukuk, aile yapısı ve iletişim üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekilerek, dijital medya platformları üzerinden bilgilendirmeye yönelik kapsamlı faaliyetler yürütüldü. Projenin son etabında ise dezenformasyonun yıkıcı etkileri hakkında öğrenciler bilgilendirildi.

İstanbul Medipol Üniversitesi Basın-Yayın Ofisi Yöneticilerinden Mustafa Çitacı tarafından yürütülen ve Toplumsal Katkı Komisyonu tarafından desteklenen “Dezenformasyona Dur De” başlıklı projenin çıktıları dijital medya platformlarında yaklaşık 100 bin kişiye ulaştı. İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başak Gezmen’in akademik danışmanlığında başarıyla tamamlanan proje kapsamında dezenformasyonun sağlık, ekonomi, hukuk, aile yapısı ve iletişim üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekilerek, dijital medya platformları üzerinden halkı bilgilendirmeye yönelik kapsamlı faaliyetler yürütüldü.
İçeriklerin tamamına erişmek için tıklayınız
ALTI ADET İÇERİK ÜRETİLDİ
Üretilen içeriklerde, Dr. Ergün Dilaveroğlu; “Hukuk ve Dezenformasyon”, Dr. Ömer Ataç; “Sağlık ve Dezenformasyon”, Dr. İrfan Ersin; “Ekonomi ve Dezenformasyon”, Dr. Sayra Lotfi; “Aile ve Dezenformasyon”, Doç. Dr. Başak Gezmen ise “İletişim ve Dezenformasyon” konularında uzman görüşlerini paylaştı ve dezenformasyonun farklı alanlar üzerindeki etkilerini derinlemesine ele aldı. Üretilen animasyon içeriğinde ise dezenformasyonun olumsuz etkileri geniş bir çerçevede izleyicilere aktarıldı. Proje, dijital medya platformlarında yürütülen bilgilendirme kampanyası ile izleyicilere dezenformasyona karşı dikkatli olmaları gerektiği mesajını verdi. Projenin teknik ekibinde ise Mehmet Emin Çelik, Zeynep Altun, Ediz Sağır, Ahmet Burak Çiğdem ve Azra Simay Şirin yer aldı.
PROJENİN SONUNDA SÖYLEŞİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
“Dezenformasyona Dur De!” projesinin sonunda Doç. Dr. Başak Gezmen’in moderatörlüğünde, Medya Uzmanı Yapımcı Cihan Yavuz’un katılımıyla dezenformasyon hakkında söyleşi gerçekleştirildi. İletişim Fakültesi Medya Merkezi’nde gerçekleşen söyleşide Doç. Dr. Gezmen şöyle dedi: “Medyaya karşı bir kalkan oluşturmak, bir filtreleme mekanizması geliştirmek zorundayız. Artık neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar veremeyeceğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Post-truth dünyada sahteler, gerçekmiş gibi sunuluyor. Duyularımız üzerinden sunulan bir dünyanın içerisindeyiz ve gerçekler hiçbir zaman önümüze olduğu gibi verilmiyor. Buna ‘süslenmiş-maskelenmiş gerçeklik’ diyoruz. Haberlerde de sıkça kullanılan bir yöntem olan maskeleme veya üstünü örtme gibi teknikler hem bireysel eleştirilerde hem de manipülatif içeriklerde karşımıza çıkıyor.”
İçeriklerin tamamına erişmek için tıklayınız.
GEZMEN: MEDYA OKURYAZARLIĞI ŞART
Doç. Dr. Başak Gezmen konuşmasının devamında “Artık içerikler manipülatif bir oynama sürecinden geçiyor. Görsellerle de bu tür manipülasyonlar sıkça yapılıyor.” diyerek yapay zekâ ile algoritmaların dezenformasyon içerikleri üreten araçlara dönüştüğünü vurguladı. Gezmen, aynı zamanda bu teknolojilerin dezenformasyonu önleme amacıyla da kullanıldığını belirterek “Yeni denetleme sistemleri dezenformasyonu tespit etmeye yönelik özellikler taşıyor. Ancak yapay zekâ hem olumlu hem de karanlık yönleriyle tartışma konusu olmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Teyit meselesinin önemine değinen Gezmen, “Günümüzde bir bilginin doğruluğunu kendi başımıza teyit etmek çok zorlaştı.” dedi. Dijital dünyada bireylerin farklı okuryazarlık becerilerine sahip olması gerektiğini ifade ederek “Dijital medya okuryazarlığı’, ‘teknoloji okuryazarlığı’, hatta ‘yapay zekâ okuryazarlığı’ ve ‘algoritma okuryazarlığı’ gibi kavramlara hâkim olmamız gerekiyor. Yeni uygulamaları takip etmek artık bir lüks değil, zorunluluk. Bu anlamda biz de üstümüze düşeni yapacağız. ‘Medya ve Toplumsal Hareketler’ dersi kapsamında sürdürülebilir dezenformasyonla mücadeleye yönelik projeler yapacağız.” diyerek medya okuryazarlığını geliştirmenin gerekliliğine vurgu yaptı.
İletişim Başkanlığının dezenformasyonla mücadelede yaptığı çalışmaların da altını çizen Gezmen, sözlerini şöyle noktaladı: “Dezenformasyon toplum üzerinde en başta güvensizlik ortamına sebebiyet veriyor. Özelikle kamu kurumlarına karşı öfke ve güvensizliğe neden olabiliyor. Bireysel olarak itibar zedelenmesine yol açıyor. Tüm bunlarda toplumda gelecek kaygısı duyulmasına sebebiyet verecek ortam doğuruyor. Dezenformasyonun yıkıcı etkilerinden kurtulmamız için tek bir kaynakla yetinmek yerine güvenirliği test edilmiş çok fazla kaynak üzerinden tarama yapmamız gerekiyor. Yalan haberin doğru habere oranla 7-8 kat fazla hızlı yayıldığını unutmayalım. Bir haberin çok kez paylaşılması doğru olduğu anlamına gelmiyor. Bunu göz önünde bulundurarak bilginin kaynaklarını kesinlikle kontrol ederek teyit etmemiz gerekiyor. Şüphelendiğimiz bilgileri gönderebileceğimiz doğrulama kontrol merkezleri var. Özellikle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bu kapsamda Dezenformasyonla Mücadele Merkezini hayata geçirdi. Dezenformasyon Bildirim Sistemine gelen bilgileri ince eleyip sık dokuyarak araştırıyor ve doğru bilginin yayılmasına öncülük ediyorlar.”
YAVUZ: MEDYA VE BİREYLER DAHA BİLİNÇLİ OLMALI
Öğrencilere dezenformasyonun yıkıcı etkileri hakkında bilgi aktaran Yapımcı Cihan Yavuz “Haberlerin doğruluğunu teyit etmek için çeşitli yöntemler kullanılabilir. Örneğin, bir haberin altına yorum ekleyerek ‘Bu fotoğraf gerçek değil’ veya ‘Bu olay böyle gerçekleşmedi’ diyerek dezenformasyonun önüne geçilebilir. Bu sayede halkın doğru bilgiye ulaşması sağlanabilir.” dedi. Teyit merkezleri ve doğrulama platformlarının dezenformasyonla mücadelede önemli rol oynadığını belirterek “Bu konuda teyit.org gibi platformlar, bir yalan haberin karşısına doğrusunu koyarak, kanıtlarla destekleyerek kamuoyunu bilgilendirerek önemli bir rol oynuyor.” ifadelerini kullandı.
Günümüzde dolandırıcılık vakalarının, medyanın teyit mekanizmalarının önemini gösterdiğini vurgulayan Yavuz, yakın zamanda yaşanan bir olayı örnek verdi: “Bir kişi sahte bir teknolojiyle ‘yenilikçi bir uçak yakıtı bularak’ dolandırıcılık yaptı. Medyada bu haberler yayıldıktan sonra kendine yatırım buldu. Ancak haberin kaynağı sorgulansaydı, bu olayın dolandırıcılık olduğu daha erken anlaşılabilirdi.” dedi.
İçeriklerin tamamına erişmek için tıklayınız
Bilgi kirliliği içinde gazetecilik ve doğrulama mekanizmalarının kritik bir hale geldiğini belirten Yavuz, gazetecilerin ve bireylerin daha bilinçli hareket etmesi gerektiğini vurguladı. “Gazetecilerin güçlü bir hafızaya sahip olması, geçmiş haberleri hatırlayarak yeni haberleri bu bağlamda değerlendirmesi önemlidir. Eğer bir gazeteci, geçmişte benzer bir yanlış bilgiye maruz kaldıysa, yeni bir haberi değerlendirirken daha dikkatli olmalıdır.” dedi.
Haberlerin sorgulanmadan kabul edilmesinin bilgi kirliliğini artıracağını belirten Yavuz “Bu yüzden gazetecilikte şüphecilik ve araştırmacı yaklaşım büyük önem taşır. Özellikle sosyal medyada hızla yayılan haberlerin teyit edilmeden paylaşılması, dezenformasyonu daha da güçlendirmektedir.” diyerek teyit mekanizmalarının önemine dikkat çekti. Teyit mekanizmalarının dezenformasyonla mücadelede kritik bir rol oynadığını vurgulayan Yavuz, bu süreçte bireylerin ve gazetecilerin de sorumluluk alması gerektiğini belirterek sözlerini noktaladı.
Son Güncelleme Tarihi: 05/03/2025 - 20:08