İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen “Metanol Salgını Farkındalık Sempozyumu”, metanol zehirlenmesinin küresel boyutlarını, tanı ve tedavi yaklaşımlarını ve toplumda farkındalık oluşturma yollarını ele aldı. Sempozyumda; Norveçli toksikolog Prof. Dr. Knut Erik Hovda, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Klinik Toksikoloji Derneği Başkanı Dr. Badria Alhatali ve Tıbbi Toksikolog Doç. Dr. Aynur Şahin gibi alanında otorite isimler konuşmacı olarak yer aldı. Sahte içki kaynaklı ölümlerin giderek arttığına dikkat çekilen etkinlikte, erken müdahalenin hayati önemi ve uluslararası iş birliğinin gerekliliği vurgulandı.

İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi, Oslo Üniversitesi, Emory Üniversitesi ve MENATOX iş birliğiyle düzenlenen “Metanol Salgını Farkındalık Sempozyumu”, alanında uzman isimleri bir araya getirdi. Güney Kampüs Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyumda, metanol zehirlenmesinin epidemiyolojik haritası, fizyopatolojisi ile tanı ve tedavi yaklaşımları ele alındı. Ayrıca toplum farkındalığının artırılması, mevzuat düzenlemeleri, panzehir stoklarının yönetimi ve sevk zincirlerinin etkinliği gibi konular da kapsamlı şekilde tartışıldı.
Uluslararası sempozyumun başkanlığını İstanbul Medipol Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Semih Korkut üstlenirken, organizasyon komitesinde Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. İlknur Keskin ve Uluslararası Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mesut Yılmaz görev aldı. Etkinlikte Oslo Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Klinik Toksikolog Prof. Dr. Knut Erik Hovda, MENATOX (Orta Doğu ve Kuzey Afrika Klinik Toksikoloji Derneği) Başkanı Dr. Badria Alhatali ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi Acil Tıp Kliniği Öğretim Üyesi ve Tıbbi Toksikolog Doç. Dr. Aynur Şahin konuşmacı olarak yer aldı.
DOÇ. DR. KORKUT: ACİL TIP DÖNÜŞÜM GEÇİRMELİ
Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren İstanbul Medipol Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Semih Korkut, 27 yıllık meslek hayatı boyunca Türkiye’de ilk ve acil yardım sağlık hizmetlerinin geçirdiği büyük dönüşüme tanıklık ettiğini belirtti. Bu dönüşümü kişisel bir anekdotla aktaran Korkut, “1986 yılında annem için ambulans çağırmıştık. O dönem Balıkesir’deydik; yani doğu bölgelerimiz gibi ulaşılması zor bir yerde değildik. Ancak ambulans tam 24 saat sonra geldi. Gelen araç beyaz bir pikaptı ve içinde yalnızca bir personel bulunuyordu. Bugün ise dünyanın en büyük acil sağlık sistemlerinden birine sahibiz. Elbette hâlâ geliştirmemiz gereken alanlar var ancak katettiğimiz mesafe inkâr edilemez.” dedi.
Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü de dâhil olmak üzere uzun yıllardır acil hizmetler alanında görev yaptığını vurgulayan Korkut, “Bu süreçte mevzuatları hazırlayan ekiplerin için görev aldım. Çalışma arkadaşlarımızla düzenlemeler için ciddi emekler harcadık. Bu emekler, gelecekte daha iyi noktalara ulaşmamız için sağlam bir temel oluşturdu ancak artık acil tıbbın bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor. Acil tıp uzmanlarımız sadece hastaya ilk müdahalede bulunan kişiler olmaktan öteye geçmeli. Afet yönetimi, toksikoloji, kriz anları, psikolojik destek gibi alanlarda da yetkinleşmeliyiz. Acil tıp sadece sahada çalışan değil, aynı zamanda afet bilinciyle hareket eden, yön veren bir alan hâline gelmeli.”
PROF. YILMAZ: HER SAAT, HAYATLA KALICI HASAR ARASINDA FARK YARATIYOR
Uluslararası Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mesut Yılmaz ise metanol kaynaklı zehirlenmelerin küresel bir halk sağlığı sorunu hâline geldiğine dikkat çekti. Yılmaz, “Yasadışı yollarla üretilen ve sahte alkollere karıştırılan metanol, Orta Amerika’dan Güneydoğu Asya’ya birçok bölgede yıkıcı salgınlara yol açtı. Ne yazık ki Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde de benzer vakalar görüyoruz.” dedi. Metanol zehirlenmesinin optik sinir hasarı ve çoklu organ yetmezliği gibi ciddi sonuçlara yol açabileceğini vurgulayan Yılmaz, “Maruz kalma ile teşhis arasındaki her saat, hayatla kalıcı hasar arasındaki farkı belirliyor.” diyerek erken tanının ve etkili tedavi protokollerinin hayati önem taşıdığını belirtti. Yılmaz, “Metanol bir canı Nairobi’de, Jakarta’da, İzmir’de ya da Oslo’da aldığında bu kaybı hepimiz hissediyoruz. Bugün, ortak bir bilinçle harekete geçmenin ilk adımı olsun.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
PROF. HOVDA: METANOL, SESSİZ BİR KATİL
Sempozyumun ana konuşmacılarından Oslo Üniversitesinden Klinik Toksikolog Prof. Dr. Knut Erik Hovda, metanol zehirlenmesinin sadece ekonomik yoksullukla sınırlı olmadığını, tüm dünyayı etkileyen bir tehdit olduğunu söyledi. “Metil alkol sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunu.” diyen Hovda, medyada sıkça yer alan turist ölümlerinin sorunun derinliğini yansıtmadığını vurguladı. Zehirlenmenin genellikle 12- 24 saat arasında hatta bazen daha uzun sürede ortaya çıktığını belirten Hovda, belirtilerin göğüs ve karın ağrısı, hızlı soluma, kusma, görme bozuklukları ile beyin hasarı şeklinde seyrettiğini anlattı. Teşhisin geç konulmasının ölüm oranını artırdığını ifade eden Hovda, “Hasta bize zamanında ulaşırsa, ne kadar metanol almış olursa olsun, tedaviyle sağlığına kavuşması mümkün.” dedi. Metanolle mücadelede dört aşamalı bir zincirin önemine dikkat çeken Hovda, bu aşamaları “farkındalık, bilgi ve hızlı teşhis, etkili tedavi ve acil durum hazırlık planları” olarak sıraladı. Hovda, konuşmasını “Metanol, sessiz ancak ölümcül bir silah olarak yayılmaya devam ediyor. Bu yalnızca sağlık profesyonellerinin değil; toplum liderlerinin, yasa koyucuların ve bireylerin ortak sorumluluğudur.” sözleriyle tamamladı.
DR. ALHATALİ: SAHTE İÇKİ SALGINLARI SON 25 YILDA ZİRVE YAPTI
MENATOX (Orta Doğu ve Kuzey Afrika Klinik Toksikoloji Derneği) Başkanı Dr. Badria Alhatali, sempozyumda yaptığı konuşmada, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Doğu Akdeniz Bölgesi’nde tüketilen alkolün yüzde 56,2’sinin kayıt dışı olduğunu belirtti. Bu tür alkollerin vergilendirilmeden, denetim dışı yollarla üretildiğini, dağıtıldığını ve satıldığını vurgulayan Alhatali, metanol kaynaklı ölümlerin MENA ülkelerinde giderek arttığını ifade etti.
Kültürel, dinî ve yasal nedenlerle pek çok kişinin sağlık hizmetlerine başvurmaktan çekindiğine dikkat çeken Alhatali, son 25 yılda en fazla metanol salgınının Pakistan, İran ve Fas’ta görüldüğünü; en yüksek can kaybının ise İran’da yaşandığını belirtti.
Pandemi döneminde yayılan yanlış bilgilerin alkol tüketimini artırdığını söyleyen Alhatali, bu süreçte metanol zehirlenmelerinin de ciddi şekilde yükseldiğini aktardı. Sadece dört hafta içinde 2.500’den fazla vaka ve 500’ün üzerinde ölüm bildirildiğini dile getiren Alhatali, insanların COVID-19’dan korunmak, tedavi olmak ya da karantina stresinden kaçmak amacıyla alkol tükettiklerini ancak çoğunun sahte içki içtiğinin farkında olmadığını söyledi.
Konuşmasının sonunda erken farkındalığın salgınların önlenmesinde hayati rol oynadığını vurgulayan Dr. Alhatali, “Toplum, yaşananların bir halk sağlığı krizi olduğunun farkına varmadığı sürece bu salgınlar sessizce daha fazla can almaya devam edecek.” dedi.
DOÇ. ŞAHİN: SAĞLIK ALTYAPIMIZ GÜÇLÜ ANCAK FARKINDALIĞIMIZ EKSİK
Sağlık Bilimleri Üniversitesinden Doç. Dr. Aynur Şahin ise Türkiye’nin metanol zehirlenmesi vakaları açısından dünyada ilk 10 ülke arasında yer aldığını belirtti. Ekonomik gerekçelerle kaçak alkole yönelim, yasa dışı üretim ve bu ürünlerin toplumda yaygın olarak ulaşılabilir olmasının başlıca nedenler olduğunu ifade eden Şahin, toplumsal farkındalık eksikliği, sosyal baskılar ve bilgi yetersizliğinin de süreci zorlaştıran etkenler arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye’nin acil sağlık hizmetleri konusunda güçlü bir altyapıya sahip olduğunu vurgulayan Şahin, 112 acil ağı ve hastane sisteminin gelişmiş olmasına rağmen, metanol zehirlenmesinde hızlı tanı ve etkili tedavi açısından bazı eksikliklerin bulunduğunu dile getirdi. Acil servislerde toksikoloji testlerinin yaygın olmaması ve bazı antidotların yüksek maliyet nedeniyle temin edilememesi önemli sorunlar arasında yer alıyor. Fomepizol gibi kritik panzehirlerin Türkiye’de bulunmadığını belirten Şahin, bu tür ürünlerin yerli üretiminin teşvik edilmesi ve stratejik hastanelerde stoklanmasının hayati önem taşıdığını ifade etti. “Bu ölümler önlenebilir.” diyen Şahin, tanı, tedavi, önleme ve uzmanlık eğitiminin bir bütün olarak ele alınması durumunda Türkiye’nin bu halk sağlığı sorununu önemli ölçüde azaltabileceğini vurguladı.
Son Güncelleme Tarihi: 22/04/2025 - 16:08